10 Aralık 2010 Cuma

NOEL KUTLAMALARI TURKLERDEN ALINMIS BIR UYGULAMADIR...BU DA BİLİMSEL-ilginç geldi,paylaşmak istedim

Noel bayramının kökeni....




  İnanabilir misiniz, yüzyıllardır

  Hıristiyanları n İsa'nın doğuşu olarak kutladığı

  Noel bayramının, çok eski Türklerin yeniden doğuş

  bayramı olduğuna? Nereden nereye, inanılacak gibi değil,

  değil mi? Ben de ne yazık ki, yeni öğrendim.
 

  Çok ilginç gelmişti, Hıristiyanları n Noel

  bayramını tamamıyla Türklerden almış olduğunu

  gösteriyordu. Fakat üzerinde durmaya vaktim olmadı, hem

  de Noel zamanına doğru ele almayı düşünmüştüm. Bu

  arada Türk devletlerinden başka birilerine aynı konuyu

 bilip bilmediklerini sordum. Bana İran'ın Azerbaycan

 bölgesinden İsmail Bey'den yanıt geldi, verdiği

  yanıt birebir aynı olmasa da çok uyduğunu gördüm.

  Olay şöyle:



  Türklerin, tek Tanrılı dinlere girmesinden önceki

  inançlarına göre, yerin göbeği sayılan yeryüzünün

  tam ortasında bir akçam ağacı bulunuyor. Bunun tepesi,

  gökyüzünde oturan Tanrı Ülgen'in sarayına kadar

  uzanıyor, buna hayat ağacı diyorlar. Bu ağacı, motif

  olarak bizim bütün halı, kilim ve işlemelerimizde

  görebiliriz. Ülgen, insanların koruyucusu, o sakallı ve

  kaftan giymiş olarak sarayında oturuyor ve geceyi,

  gündüzü, güneşi yönetiyor. Türklerde güneş çok

  önemli. İnançlarına göre gecelerin kısalıp

  gündüzlerin uzamaya başladığı 22 Aralık'ta gece

  gündüzle savaşıyor. Uzun bir savaştan sonra gün geceyi

  yenerek zafer kazanıyor. Güneşin yeniden doğuşu, bir

  yeni doğum olarak algılanıyor Türklerde. Bayramın adı

  Nargudan, nar=güneş, tugan, dugan=doğan. Doğan güneş.

  Astronomik olarak o günden itibaren geceler kısalmaya,

  günler uzamaya başlıyor. İşte bu güneşin zaferini,

  yeniden doğuşu, Türkler büyük şenliklerle akçam

  ağacı altında kutluyorlar. Güneşi geri verdi diye

  Ülgen'e dualar ediyorlar. Duaları Tanrıya gitsin diye

  ağacın altına hediyeler koyuyorlar, dallarına bantlar

 bağlayarak o yıl için dilekler diliyorlar Tanrıdan.

  İnanca göre bu dilekler muhakkak yerine geliyormuş. Bu

  bayram için, evler

  temizleniyor. Güzel giysiler giyiliyor. Ağacın

  etrafında şarkılar söyleyip oyunlar oynuyorlar.

  Yaşlılar, büyük babalar, nineler ziyaret ediliyor,

  aileler bir araya gelerek birlikte yiyip içiyorlar.

  Yedikleri; yaş ve kuru meyveler, özel yemek ve şekerleme.

  Bayram, aile ve dostlar bir araya gelerek kutlanırsa ömür

  çoğalır, uğur gelirmiş.

  Yazılana göre akçam ağacı yalnız Orta

  Asya'da yetişiyormuş. Filistin'de bu ağacı

  bilmezlermiş. O yüzden bu olayın Türklerden

  Hıristiyanlara geçtiği ve bunu da Hunların Avrupa'ya

  gelişlerinden sonra onlardan görerek aldıkları

  söyleniyor. İsa'nın doğumu ile hiç ilgisi yok.

  Doğum, güneşin yeniden doğuşu.

 

  Meydan Larousse'da, İsa evrenin nuru olarak

  algılanıyor ve bu olayın Pagan halklardan alınıp

  İsa'ya yakıştırıldığı yazılıyor. İnternette

 yazılanlara göre, İmparator Konstantin (324-337)

 zamanında İznik'te toplanan konsülde, 22

  Aralık'ta güneşin doğumu için yapılan bu Pagan

  Bayramı'nı İsa'nın doğumu olarak 24

  Aralık'a alınıyor ve Noel Bayramı deniliyor. Batı

  kilisesi ise, yani Katolikler 25 Aralık'ta

  kutluyorlarmış bunu. Çam süsleme ise ilk 1605'te

  Almanya'da görülüyor, oradan Fransa'ya geçiyor.

 

  Ne kadar ilginç değil mi? Batı, en büyük

  bayramını göçebe, ilkel olarak tanımladığı

  Türklerden yürütmüş. Yeni yapılmakta olan çalışmalarla Batı'ya Türklerden kimbilir daha

  nelerin geçtiği ortaya çıkacak? Belki de yazının ve

  dillerin anası Türkler olduğu kanıtlanacak.

 

  Muazzez İlmiye Çığ 18.12.2007

3 yorum: