Noel bayramının kökeni....
İnanabilir misiniz, yüzyıllardır
Hıristiyanları n İsa'nın doğuşu olarak kutladığı
Noel bayramının, çok eski Türklerin yeniden doğuş
bayramı olduğuna? Nereden nereye, inanılacak gibi değil,
değil mi? Ben de ne yazık ki, yeni öğrendim.
Çok ilginç gelmişti, Hıristiyanları n Noel
bayramını tamamıyla Türklerden almış olduğunu
gösteriyordu. Fakat üzerinde durmaya vaktim olmadı, hem
de Noel zamanına doğru ele almayı düşünmüştüm. Bu
arada Türk devletlerinden başka birilerine aynı konuyu
bilip bilmediklerini sordum. Bana İran'ın Azerbaycan
bölgesinden İsmail Bey'den yanıt geldi, verdiği
yanıt birebir aynı olmasa da çok uyduğunu gördüm.
Olay şöyle:
Türklerin, tek Tanrılı dinlere girmesinden önceki
inançlarına göre, yerin göbeği sayılan yeryüzünün
tam ortasında bir akçam ağacı bulunuyor. Bunun tepesi,
gökyüzünde oturan Tanrı Ülgen'in sarayına kadar
uzanıyor, buna hayat ağacı diyorlar. Bu ağacı, motif
olarak bizim bütün halı, kilim ve işlemelerimizde
görebiliriz. Ülgen, insanların koruyucusu, o sakallı ve
kaftan giymiş olarak sarayında oturuyor ve geceyi,
gündüzü, güneşi yönetiyor. Türklerde güneş çok
önemli. İnançlarına göre gecelerin kısalıp
gündüzlerin uzamaya başladığı 22 Aralık'ta gece
gündüzle savaşıyor. Uzun bir savaştan sonra gün geceyi
yenerek zafer kazanıyor. Güneşin yeniden doğuşu, bir
yeni doğum olarak algılanıyor Türklerde. Bayramın adı
Nargudan, nar=güneş, tugan, dugan=doğan. Doğan güneş.
Astronomik olarak o günden itibaren geceler kısalmaya,
günler uzamaya başlıyor. İşte bu güneşin zaferini,
yeniden doğuşu, Türkler büyük şenliklerle akçam
ağacı altında kutluyorlar. Güneşi geri verdi diye
Ülgen'e dualar ediyorlar. Duaları Tanrıya gitsin diye
ağacın altına hediyeler koyuyorlar, dallarına bantlar
bağlayarak o yıl için dilekler diliyorlar Tanrıdan.
İnanca göre bu dilekler muhakkak yerine geliyormuş. Bu
bayram için, evler
temizleniyor. Güzel giysiler giyiliyor. Ağacın
etrafında şarkılar söyleyip oyunlar oynuyorlar.
Yaşlılar, büyük babalar, nineler ziyaret ediliyor,
aileler bir araya gelerek birlikte yiyip içiyorlar.
Yedikleri; yaş ve kuru meyveler, özel yemek ve şekerleme.
Bayram, aile ve dostlar bir araya gelerek kutlanırsa ömür
çoğalır, uğur gelirmiş.
Yazılana göre akçam ağacı yalnız Orta
Asya'da yetişiyormuş. Filistin'de bu ağacı
bilmezlermiş. O yüzden bu olayın Türklerden
Hıristiyanlara geçtiği ve bunu da Hunların Avrupa'ya
gelişlerinden sonra onlardan görerek aldıkları
söyleniyor. İsa'nın doğumu ile hiç ilgisi yok.
Doğum, güneşin yeniden doğuşu.
Meydan Larousse'da, İsa evrenin nuru olarak
algılanıyor ve bu olayın Pagan halklardan alınıp
İsa'ya yakıştırıldığı yazılıyor. İnternette
yazılanlara göre, İmparator Konstantin (324-337)
zamanında İznik'te toplanan konsülde, 22
Aralık'ta güneşin doğumu için yapılan bu Pagan
Bayramı'nı İsa'nın doğumu olarak 24
Aralık'a alınıyor ve Noel Bayramı deniliyor. Batı
kilisesi ise, yani Katolikler 25 Aralık'ta
kutluyorlarmış bunu. Çam süsleme ise ilk 1605'te
Almanya'da görülüyor, oradan Fransa'ya geçiyor.
Ne kadar ilginç değil mi? Batı, en büyük
bayramını göçebe, ilkel olarak tanımladığı
Türklerden yürütmüş. Yeni yapılmakta olan çalışmalarla Batı'ya Türklerden kimbilir daha
nelerin geçtiği ortaya çıkacak? Belki de yazının ve
dillerin anası Türkler olduğu kanıtlanacak.
Muazzez İlmiye Çığ 18.12.2007
gerçekten çok ilginç bir yazı. teşekkürler :)
YanıtlaSilİlginç,hiç duymamıştım.
YanıtlaSilçok güzel bir bilgi teşekkürler ablacım.
YanıtlaSil